Hz. Peygamber (as) Hicretin 10. yılında Veda Haccı dönüşünde Mekke ile Medine arasında Gadîr-i Hum denilen yere gelince, kendisine Maide ayeti nazil olur
Bunun üzerine konaklamayı emredip, deve palanı’ndan bir minber yaptırır ve minbere çıkıp beliğ bir hutbe okur.
Hz. Muhammed (s.a.v.)
Ey insanlar, size nefislerinden daha evla kimdir?
Ashabı
Allah ve Resulü
Hz. Muhammed (s.a.v.), Hz.Ali’nin eline tutup yukarı kaldırır ve şöyle buyur
Ben kimin efendisiysem Ali de onun efendisidir. Allah'ım ona dost olana dost ol, düşman olana düşman ol, ona yardım edene yardım et, onu horlayanı horlayıp zelîl kıl
üç defa tekrar eder ve konuşmasına devam eder
Haberiniz olsun ey insanlar, ben ancak bir insanım, Rabbimin elçisinin gelmesi ve benim ona icabet etmem yaklaşıyor. Ben size iki ağır emanet bırakıyorum. Bunlardan birincisi Allah'ın Kitabı'dır, onda muhakkak hidayet ve nur vardır. Binaenaleyh sizler Allah'ın kitabına tutununuz ve ona sımsıkı sarılınız. Diğeri Ehl-i Beytimdir, ben Ehl-i Beytim hakkında sizlere Allah'ı hatırlatıyorum
Ardından Hz. Muhammed (s.a.v.) iki eli Hz.Ali‘nin elindeyken biat ayetini
Şüphesiz sana biat edenler Allah’a biat etmiş olurlar…, (Fetih, 10)
okur.
Ta'zim Allah içindir; şefkat mahlûkat içindir; dünyada müsamaha ile ol; ahirette şefaat ile ol
diye buyurur.
Sonra Ashabı‘dan yana döner ve Hz. Ali hakkında kırk civarında hadis okur. Onlardan bazıları şöyledir
Ali ve ben bir nurdanız, Ali benden ve ben de ondanım. (Sen bana) Harun'un Musa'ya olan yakınlığı menzilindesin. Ancak benden sonra nebi gelmeyecek. Benden sonra hak Ali'yle beraberdir. Allah'ım idare ettiği zaman hakkı Ali'yle beraber kıl.
Şerhu Hutbeti Beyan da ve bazı Buyruk nüshalarında rivayet biraz daha menkıbevi bir tarzda şöyle aktarılmaktadır…
Hz. Muhammed (s.a.v.), Hz. Ali‘yi yanına çağırıp, rida‘sının içine alır. Bir vücut dan iki baş görünürler. Resulüllah şöyle buyurur
Lahmuke lahmî, demmuke demî, cismuke cismî, rûhuke rûhî (Etin etimdir, kanın kanımdır, cismin cismimdir, ruhun ruhumdur.)
Sahabeden birisi hasetle sorar
Ya Rasulallah, siz mübarek gömleğinizi çıkarın biz dahi görelim.
Hz. Muhammed mübarek teninden gömleği çıkarır, cümlesi görürler ki velînin ve nebînin cismi ikisinin bir olmuştur.
Görenler;
İnandık, doğruladık ya Rasulallah
deyince tekrar mübarek gömleğini giyer.
Sonra Hz. Peygamber Hz.Ali‘nin yüzüne bakar ve
Ey Ali, her nebinin vasîsi ve vârisi vardır. Sen de benim vasî ve vârisimsin. Ümmetimin kâimi (idarecisi) makamındasın. Ben Peygamberlerin sonuncusuyum, sen Emiru’l-Mü’minin ve İmam’ül-Müttakîn'sin. Seni ancak halis mü'minler sever, sana ancak şakî münafıklar düşmanlık eder.
buyurur. Sonra ashaba dönüp
Ey ashabım, nübüvvet ve risalet bende hatem oldu. Şimdiden sonra imamet ve velâyet zamanıdır. Efdalü'l-Enbiyâ benim, Efdalü'l-Evliya, Ali’dir
diye buyurur.
Ashabın hepsi, Hz.Ali‘yi tebrik ederler. Ömer
Kutlu olsun, kutlu olsun ey Ali, benim ve erkek kadın bütün müminlerin Mevlası oldun
diye Hz. Ali‘yi tebrik eder.
Bazı Buyruk nüshalarında olay tamamen tarikat geleneği içinde aktarır…
Hz. Peygamber Mirac dönüşü ashâb arasında musahiplik yapılmasını diler ve Hz. Ali‘yi kendisine müsâhip seçer. Hz. Ali‘yi kendisine kardeş tutunca, Hz. Ali de Hz. Peygamber‘i rehber edinir. Ol demde birlik hâsıl olur, Hz. Muhammed mübarek kuşağın açmış Şahı-ı Merdân Aliyye’l – Murtazâ‘yı bağrına basmıştır. İkisi bir gömlekten bir baş göstermişlerdir.
Hz. Muhammed (s.a.v.), Hz. Ali hakkında
Lahmüke lahmî, demmuke demî, cismuke cismî, rûhuke rûhî
Buyurmuştur. Hz. Resul tarikat hutbesini okur ve Hz. Ali‘ye dua eder. Ali‘nin elini tutup
Ali benim tarikatda oğlumdur ve hakikatta karındaşımdır
ve
Ya Ali! Sen benim vasimsin ve varisimsin,
diyerek ona talep edenlere erkân-ı tarikat ve hakikat üzerine biat verme yetkisi verir. Bunun üzerine Selman-ı Farisi, Ammar b. Yâsi