Sanatçı Oya Ergün Kimdir? Nerelidir? Memleketi Neresidir?

Oya Ergün Çalıştığı müzik şirketi: Ahenk Müzik Yapım

Oya Ergün Albümleri: Oyalı Türküler

Oya Ergün’in Oyalı Türküler Adlı Albümünün İçeriği:

1. Mavilim
Kırıkkale / Keskin / Kaynak: Hacı Taşan / Düzenleme:Uğraş Durmuş
2. Drama Köprüsü
Rumeli / Kaynak Kişi: Arif Şentürk / Düzenleme:Uğraş Durmuş
3. Çemberimde Gül Oya
Çanakkale / Biga / Kaynak Kişi: Kamil Nizam Bigalı / Düzenleme:Uğraş Durmuş
4. Yağmur Yağar
Kütahya / Kaynak Kişi: Hisarlı Ahmet / Düzenleme:Uğraş Durmuş
5. Çayın Öte Yüzünde
Elazığ / Kaynak Kişi: Nurettin Balcı & Necdet Eşkinat / Düzenleme:Uğraş Durmuş
6. Vardım Hint Eline
Erzincan / Kaynak Kiş: Turan Engin / Düzenleme:Uğraş Durmuş
7. Karadır Kaşların
Zonguldak / Kaynak Kişi: Feriha Özen / Düzenleme:Uğraş Durmuş
8. Koyverdin Gittin Beni (Gelevera Deresi)
Karadeniz / Düzenleme:Uğraş Durmuş
9. Gemiler Giresun’a
Trabzon / Kaynak Kişi: Hüseyin Dilaver / Düzenleme:Uğraş Durmuş
10. İstanbul’un Her Tarafı Mercandan
İstanbul / Düzenleme:Uğraş Durmuş
11. Dağlar Dağlar
Rumeli / Kaynak Kişi:Kemal Altınkaya / Düzenleme:Uğraş Durmuş
12- Evvel benem Ahir benem
Yunus Emre / Düzenleme: Uğraş Durmuş

Oya Ergün’in Oyalı Türküler Adlı Albümü Hakkında Bilgi:

Oyalı Türküler, Bakü’de yaşayan opera sanatçısımız Oya Ergün’ün dördüncü solo albümü. Hatırlarsanız, Ergün’ün ikinci albümü Sevgilim, geçen yıl, Milliyet Sanat dergisinde, Naim Dilmener’in önerdiği yılın en iyi 10 albümü arasına girmişti. Albüm, Sadık Uğraş Durmuş’un bütünüyle yeniden besteleyip düzenlediği 12 halk türküsünden oluşmakta. Bu çalışmayla bir hayalini gerçekleştiridiğini söyleyen Ergün, Türk halkının naifliğini ve yalnızlığının en çok türkülerde gizli olduğunu yoğunca düşündüğü günlerde, hayran olduğu rejisör Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes Film Festivali’ndeki ödül alma konuşmasında herkesin yüreğine dokunarak, ödülünü “Yalnız ve Güzel Ülkesine” adamasından çok etkilenmiş. Oya Ergün, kendi şan hocası Margreet Honig’in,her şarkıcının kendi anadilinde en mutlu olduğuna vurgu yapması, ve çok az Türkçe müzik biliyor olmasının verdiği acıyla, o tarihten sonra türkülere bambaşka bir araştırmacılık la eğildiğini ifade ediyor . CD’nin ön sözünde şöyle diyor: ”Uzun yıllar boyunca halkımın türkülerini evrensel boyutlara taşımayı, ama bunu var olan bütün müzik türleri arasındaki sınırları da aşarak,çağımın ve yüreğimin izini koyarak yorumlamayı hayal ettim. Halk müziğimizin, çok yetenekli ve iyi eğitimli müzisyenlerce yalnız bırakıldığını, ama aslında inanılmaz özgün, zengin ve depderin olduklarını hissederdim hep. İşte bu albüm, hayalimin gerçekleşmiş halidir. Çok yakın, iyi müzisyen dostlarım ve sevdiklerim olmasaydı, bunu başaramazdım”.

İşin doğrusu, hayatımda ilk kez, böylesine özgün kalarak bu kadar ciddi bir etkileme gücüne sahip yeni tarz dinlediğimi itiraf etmeliyim.

12 halk türkümüz, ciddi bir titizlikle çok seslendirilerek yeniden bestelenmiş. Armstrong’un ”Sadece iki tür müzik vardır, iyi müzik ve kötü müzik’’ dediğini doğrularcasına, iyi müzik nitelemesini fazlasıyla hak eden albüm, klasik temelinde, bütün müzik türleri arasındaki sınırları da kırmakta. Klasik, caz, newage, etnik tarzların bir potada ustaca rafine edildiği özgün tınısıyla, bütün sınıflamaların ötesine geçmekte. Bu çalışmanın müziğimize yepyeni bir soluk getireceğinden eminim.

Her bir türkünün, size hikayelerini adeta filmmişcesine güçlü anlatabilmesindeki başarı, harika düzenlemelerin yanı sıra, Ergün’ün zaman zaman operatik, zaman zaman teatral, zaman zaman lirik olabilen yalın ifade gücü ve usta yorumculuğunda gizli. Sular seller gibi güçlü bir ses, bazen inanılmaz derecede naif, meleksi, inanılmaz derecede hafifçe dokunuyor. Keman ya da flüt dinlermiş gibi olduğunuz vokaliz bölümler, kelimenin tam anlamıyla sizi uçuruyor.

Albümdeki her bir enstrümancı, dünya sahnelerinde orkestralar önünde pek çok kez solist olarak da konserler veren, filarmoni orkestrası üyeleri. Durmuş’un yazdığı zor partiler, gerek solist gerek her ensemble üyesi tarafından olağanüstü başarılı yorumlanmış.

Albümde rüzgar, yağmur, dalga, kuş ve martı gibi doğanın sesleri de parçaların sinematik havalarında birer enstruman inceliğinde karşımıza çıkıyor. Şarkıcının yer yer sesini enstrüman gibi kullanması, çok etkileyici gerçekten. Bütün geri vokalleri de kendi söylemekte.

Kayıtlar, Bakü Osman Hamidov stüdyolarında canlı olarak gerçekleşmiş. Oya Ergün’e daha önceki albümlerinde de birlikte çalıştığı, Azerbeycan Devlet Filarmoni ve Azerbaycan Milli Orkestralarının en seçkin müzisyenlerinden oluşan bir ensemble eşlik ediyor.

Birinci ve ikinci keman Rövşen Emrahov, Devlet Kamerata orkestrasının baş kemancısı ve Azerbaycan’ın emektar artisti.
İkinci keman Kamer Behrami, Devlet Kamerata orkestrası sanatçısı.
Viyolacı Rena Rahimova, Azerbarcan Devlet Filarmonisi ve Kamerata orkestrasında birinci viyolacısıdır. Emektar artisttir.
Çelist Aleksey Miltykh de Azerbaycan Devlet Filarmonisi ve Devlet Kamerata orkestrasının baş çelistidir. Emektar artisttir.
Tar sanatçısı Elçin Nagiyev, Azerbaycan Milli Orkestrası elemanı ve Hollandalı topluluk Nieuwe Ensemble’ın tek tarcısı.
Kamençeci Huseyin Nagiyev, uluslararası pek çok yarışmada ödülleri olan bir genç yetenek. Azerbaycan Milli Konservatuar’ında öğrenci.
Davulcu Vefadar Ramiz, Azerbaycan’ın en çok aranan vurmalı sazlar ustalarından.
Piyano, alto flüt, tulum ve syntheisier, besteci Uğraş Durmuş tarafından çalınıyor.
Soprano blok flütü Oya Ergün çalmış ve bütün arka vokalleri kendi söylüyor.

II

Oya Ergün ile Uğraş Durmuş’un yepyeni bir perspektiften türküleri ele aldığı “Oyalı Türküler” albümü uzun bir çalışma sürecinden sonra dinleyicilerle buluştu. Toplumsal hafızamızın ortak paydası olan türküler, hikayeleriyle ve ezgisel yapılarıyla yüzlerce yıllık süreçte hep bizimle beraber oldular. İnsanlar mutlululuklarını, acılarını, umutlarını bu türkülerle anlattılar. Yaşadığımız coğrafyanın baş döndürücü türkü çeşitliliği içerisinden eser seçmenin çok zor olduğunun altını çiziyor Oya Ergün. Bu albümde yer veremediği diğer türküleri ikinci bir albümde seslendirmek istediğini belirtti. Ergün bu projeye başlarken dinleticilere yeni bir deneyim yaşatmak istediklerini ve türküleri alışageldik çizginin dışına taşıyıp bambaşka bir kimlik kazandırmak istediklerini söylüyor. Çok sesliliğin albümün ana taşıyıcı unsurlarından biri olarak ele alınması bu projeyi bambaşka bir noktaya taşıyor.